nur fashion: çekiliş varrr!

nur fashion: çekiliş varrr!: ne zamandır aklımda güzel bir çekiliş yapmak vardı fakat hediyenin ne olacağına bir türlü karar verememiştim artık karar verdim geçenlerde k...

Vaseline Losyonları ve Kremleri Yenilendi! Denediniz mi?

Vaseline Losyonları ve KremleriVaseline’i cilt bakımı için doğal ve kaliteli ürünler üreten bir marka olarak hepimiz tanıyoruz. Yılların uzmanlığıyla, cildimizin nelere ihtiyacı olduğunu çok iyi biliyor. Şimdi ise geliştirdiği yepyeni formülünde, hem doğal özleri artırmış, hem de cildin bütün tabakalarını eşit nemlendiren patentli Stratys 3+ teknolojisi geliştirmiş. Her gün kullanıyorum ve içeriğindeki artırılmış saf özlerin cildimi daha iyi nemlendirdiğini hissediyorum.

Vaseline’in yeni formülünü deneyebileceğiniz 3 çeşidi var. Ben Cocoa Butter’ın kokusuna bayılıyorum. Ayrıca kakao yağı cildin ışıltılı ve pürüzsüz görünmesini sağlıyor. Aloe Fresh losyonu, kurumuş ve çatlamış ciltleri nemlendirirken hafiflemiş bir hisse kavuşturuyor. Essential Moisture ise A, B ve E vitaminleri açısından zengin yulaf özleriyle cildi derinlemesine besliyor.

Ben yapışkanlık hissi bırakmayan Vaseline ürünlerini her gün kullanmaya çalışıyorum. Neden mi? Çünkü cildimizin; rüzgâr, sıcak - soğuk hava, suyla temas gibi etkenler yüzünden gün boyu kaybettiği nemi geri kazanması gerekiyor. Cildin üst tabakasındaki tüm katmanların günlük bakıma, nemlendirilmeye ve beslenmeye ihtiyaçları var. Cildin yüzeyi sağlıklı görünse de, alttaki katmanlar kurumuş veya çatlamış olabilir. Vaseline’in yeni Stratys 3+ formülü, hem “4 kat daha fazla nem tutma”, hem de “24 saat” özelliğine sahip. Yani cildin gün boyunca sağlıklı ve bakımlı görünmesini sağlıyor. Başka bir deyişle; cildin günlük bakımını yapıyor, hem de derin katmanlara kadar. En sevdiğiniz Vaseline ürününü, bir de yenilenen Stratys 3+ formülüyle deneyin. Bakalım siz de farkı cildinizde hissedebilecek misiniz? Unutmayın, cildimiz her gün kuruyor ve nem kaybediyor. Kurumuş bir ciltle, bakımlı ve güzel görünmek neredeyse imkansız. Yumuşacık bir cilde sahip olmak için, ona iyi bakmamız gerekiyor. Cildinizi her gün nemlendirmeyi atlamayın. Yumuşacık, pürüzsüz ve ışıltılı bir cildi kim istemez? Detaylı bilgi için tıklayın.
Bir bumads advertorial içeriğidir.

NIVEA'nın yeni ürünü Stress Protect deodorant ile stresli anlarda terlemeye son!

Kadın-erkek demeden hepimiz stresli anlarda çok daha yoğun bir şekilde terleriz. Sabahları işe yetişme telaşı, toplantılar, günlük ev işleri, sınav telaşı derken gün içinde döktüğümüz soğuk terlerin haddi hesabı yoktur.

NIVEA, yeni ürünü Stress Protect deodorant ile bu stresli anlarda bile ekstra koruma sağladığını söylüyor. Bunu da oldukça stresli bir video ile anlatıyor. Şimdiye kadar 5 milyon kez izlenen ve izlenme sayısı giderek artan video, “Havaalanında kanun kaçağı olarak aransanız ne yapardınız?” sorusunu akıllara getiriyor.

Aşağıdaki stres dolu videoda, şakazedelerin nasıl soğuk terler döktüğünü izleyin.

Nivea Stress Protect ile ilgili ürün bilgilerini merak edenler, http://www.nivea.com.tr/Urunler/Deodorant/stress-protect adresinden ürünü inceleyebilirler.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

İstemediğimiz Erkek Davranışları 1


Erkeklerin kadınları en çok hangi hareketleri ile ittiklerini hiç düşündünüz mü?
Yaşadığınız ilişkileri gözden geçirdiğinizde aralarında sevmediğiniz yönler konusunda ortak noktalar görüyor musunuz?
Biz sizin için küçük bir araştırma yaptık ve gelen cevapları toparladık.
İşte kadınlar tarafından kabul görmeyen erkek davranışları;

İlk Buluşmada Cinsel İlişkiye Girme İsteği
cinsel-iliki

Gecenin Titreşimini Onunla Birlikte Hissedin!


Gece, yatak ve seksi bir kadın... Telefonun ve Durex’in de varsa tamamsın. Aşk hayatına biraz heyecan katmak isteyenler videoyu mutlaka izlesin! Videoda Durex kızı Alina zıplıyor, yatağı da odayı da sallıyor. İzlerken bile titreşimi hissetmemek elde değil. : )

Eğer bu deneyimi bizzat yaşamak istiyorsanız, oluşan titreşimlere göre yataktaki performansınızı ölçen Sexmograf uygulamasını buradan indirebilirsiniz: https://itunes.apple.com/us/app/sexmograf/id507055633?mt=8
Yapmanız gereken tek şey uygulamayı açıp telefonu yatağa koymak... Gerisi size kalmış!

Ayrıca Sexmograf için bir de keyifli bir oyun hazırlamışlar. http://www.durexsexmograf.com/ adresinde oynayabileceğiniz oyunda, parmakları çalıştırarak odayı sallıyorsunuz; sonunda da Alina’nın sürpriz videolarıyla karşılaşıyorsunuz. Ne kadar tık, o kadar yüksek performans... Kısacası performansına güvenenler Sexmograf’a!

Açıkçası Durex’in daha neler yapacağını merak ettim... https://www.facebook.com/Durex.Turkiye adresinden takip etmekte fayda var.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Strese Son!


Çoğunlukla ayak olmak üzere el ve kulaklara masaj ve baskı uygulanarak yapılan bir alternatif tedavi metodu olan refloksoloji el haritasıyla, vücudunuzun farklı bölgelerindeki ağrıları iyileştirebilirsiniz!

Kadınlar Sır Tutabiliyor Mu?


"Kimseye söylemeyeceğim" dedikten en fazla 47 saat sonra verdiğimiz sözü bozuyoruz.

Yeni bir araştırmaya göre kadınların kendilerine verilen sırrı 47 saat 15 dakikadan fazla tutamadığı ortaya çıktı.

Sırları en önce söyledikleri insanlar arasında erkek arkadaş, koca, en iyi arkadaş ve anne yer alıyor. 18 ve 65 yaş arasındaki 3000 kadın üzerinde yapılan araştırmada kadınların onda dördü kişisel ve gizli olsa bile sır tutamadıklarını itiraf etti.


Aynı zamanda sır vermeyi tetikleyen en büyük etkenlerden birinin alkol almak olduğu da çıkan sonuçlar arasında.

Satın alınan şeylerin gerçek fiyatı aşk yaşamı ve cinsellik verilen sırların en başında yer alıyor. Sır paylaşımı genellikle yüz yüze yapılan sohbetlerde, telefon ya da mesaj yazılarak oluyor. Kadınların dörtte biri ise kendilerine verilen sırrı ertesi günü hatırlamadıklarını açıkladı.

Hafızaya İyi Gelen Besinler

Bazen yakın bir arkadaşınızın ismini veya bir gece önce yediğinizi unuttuğunuz oluyor mu? Yoğun iş hayatı, hafızamızı olumsuz yönde etkileyebiliyor. Özellikle stresli bir işe sahip olanlar ve raporlar arasında boğuşanlar bu konudan daha fazla şikayetçi. Son araştırmalar, ofis hayatı yoğun bireylerin, hafızalarını taze tutmak için düzenli ve dengeli beslenmeye önem vermesi gerektiğini gösteriyor.

Yaban mersini: Araştırmalar, içeriğindeki anti-oksidan kapasitesi yüksek antosiyanidinlerle hafızayı desteklediğini gösteriyor. Antosiyaninler, yaşa bağlı olarak gelişen hafıza azalmasını engelliyor. Ayrıca glisemik indeksi düşük olduğu için kan şekeri üzerinde olumlu etkileri var. Alzheimer’a karşı koruyucu etkisi de biliniyor. Günde, 30 adet (yaklaşık bir avuç) kuru yaban mersini tüketilebilir.

Elma: “Günde bir elma seni doktordan uzak tutar” cümlesi bir özdeyiş değil, gerçek. Elmanın içeriğindeki quercetin, kateşin, phloridzin ve chlorogenic asit güçlü anti-oksidanlar. Son çalışmalar, quercetin’in hafıza kayıplarını önleyici etkisi olduğunu gösteriyor.  

Somon: Hafıza dostu somon, omega-3 yağ asitlerinin mükemmel kaynağı. Araştırmalar, tüketiminin beyin fonksiyonlarını olumlu yönde etkilediğini ortaya koyuyor. Omega-3 yağ asitleri, hücre inflamasyonunu azaltarak, hafızayı taze tutmaya yardımcı oluyor.

Ispanak: Ispanak ve diğer yeşil yapraklı sebzeler, yaşa bağlı gelişen hafıza kayıplarını yavaşlatıyor. Ayrıca ıspanak, folik asit içeriği yüksek bir sebze. Bu sayede  Alzheimer riskini azaltıyor.

Kırmızı soğan: Antosiyanin ve quercetin içeriğiyle beyin için harika bir besin.

Kuruyemiş ve yağlı tohumlar: Birçok yağlı tohumun, E vitamini içeriği oldukça yüksek. E vitamini, hafıza için önemli bir anti-oksidan. Badem, fındık ve ayçekirdeği en iyi kaynaklarından.

Yağsız kırmızı et: Çalışmalar, demir eksikliğine bağlı olarak hafıza kayıpları yaşanabileceğini gösteriyor. Kırmızı et, demirin çok iyi bir kaynağı. Demir, hem vücut direnci hem de zihin keskinliği için önemli. Demir eksikliği yaşayan bireylerde anemi ve hafızada zayıflamalar görülüyor.

Üzüm: Kırmızı ve mor üzüm, quercetin’le antosiyanin içeriyor. Kırmızı şarabın da quercetin ve antosiyanin değerleri yüksek ancak fazla miktarda alkol tüketmek, hafızayı olumsuz etkiliyor.

Biberiye: Biberiyeyi koklamak bile hafıza üzerine olumlu etki gösteriyor. Beyine giden kan akışını artırıyor, böylece konsantrasyonu yükseltiyor.

Kafein: Çalışmalar hem olumlu hem de olumsuz etkileri olduğunu gösteriyor ancak özellikle orta yaş grubundakilerin hafızası üzerindeki olumlu etkileri öne çıkıyor.

Hafıza için kötü tercihler:  
Aşırı alkol tüketimi, 
Kontrolsüz yapay tatlandırıcı kullanımı, 
Yüksek şeker içeren besinler, 
Yağlı yiyecekler.

kaynak: http://www.mehtapkaya.com/2013/01/11/saglik/guncel-saglik/hafizaya-iyi-gelen-besinler/

5 adımda parti makyajı!


Her ne kadar zamanı önceden belli olsa da kimi zaman katılacağınız parti veya davetler için makyajyapmak için uzun uzun zaman ayırma imkanınız kalmayabilir.

5 adımda parti makyajı!
Böyle durumlarda telaşa kapılmadan, kısa sürede harika bir görünüme kavuşabilirsiniz.

İşte kısa sürede parti makyajı yapmanın ipuçları:

  • Parmaklarınızla yüz ve boyun bölgenize nemlendirici uyguladıktan sonra hafif bir kapatıcı kullanın. Gözaltına uyguladığınız kapatıcılar güzel ve pürüzsüz bir görünüm verecektir. Yüzünüze ve boyun bölgenize fondöten ile uygulamanıza devam edin.

  • Sadece yüzünüze bronzlatıcı kremler kullanmak parlak, canlı ve ışıltılı bir cilde sahip olmanızı sağlayacak.

  • Hafif gölgelendirilmiş açık tonlarda renkli rujları tercih etmeniz her zaman doğal bir görünüme sahip olmanızı sağlar.Unutmayın, harika bir ruj rengi seçerseniz gerçekten ekstra bir şeye ihtiyacınız yok.

  • Gözlerinizi konuşturun! Kirpik kıvırıcı ve maskara kullanarak gözlerinizin daha büyük gözükmesini sağlayın. Ancak kıvırma öncesi maskara kullanmamaya dikkat edin. Buğulu gözlere sahip olmak için göz kalemi uygulayın.

  • Son olarak dudaklarınız hafif bir ışıltı katın. Stiliniz ve saçlarınızı geceye uygun olarak hazırlayın. En iyi parfüm ve çantayı kullanmayı ihmal etmeyin!




KANDİL MESAJLARI



Sofranız afiyetli, paranız bereketli, kararlarınız isabetli, yuvanız muhabbetli, kalbiniz merhametli, bedeniniz sıhhatli, dualarınız kabul olsun, kandiliniz kutlu olsun.

İlahi Esintilerin kalpleri okşadığı, bir anın bir asra bedel olduğu bu gece dualarda birleşmek dileğiyle, Kandilinizi Kutlarım.

Allah'ın aşkıyla yan bu gece, Mevlana gibi dön bu gece, secdeye varıp huzura erince, şu fakiride an bu gece. kandiliniz kutlu olsun.

Mübarek Mevlid kandilinizi kutlar, herşeyin gönlünüzden geçtiği gibi olmasını temenni ederim. Kandiliniz mübarek olsun.

Bu gece hayırlı bir gece, yüreklerimiz ibadetle çarpsın, gönüllerimiz bir olsun.. Kandiliniz mübarek olsun!

Allah'ın rahmeti, bereketi sizinle olsun, gönül güneşiniz hiç solmasın, yüzünüz aydın olsun, kabriniz nur dolsun, makamınız Firdevs, dualarınız kabul olsun. Kandiliniz kutlu olsun..

Avuçların açıldığı, gözlerin yaşardığı, ilahi esintilerin kalpleri okşadığı anın bir asra bedel olduğu bu gece dualarda birleşmek dileğiyle kandilinizi kutlarım.

Bakiler sevgiler adına nice dilekler vardır. Ölümü bile ayırır saymayan gönüller vardır. Mesafeler araya set çekmişse ne çıkar, dualarda birleşen gönüller vardır. Hayırlı kandiller..

Beraat kandilin mübarek olsun. Allah sana sevdiklerinle beraber mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamayı nasip etsin.


Bin aydan daha hayırlı bu mübarek gecenin büyüsüne kapılmanız dileğiyle, kandiliniz mübarek olsun..

Bin damla serpilsin yüreğine, bin tatlı mutluluk dolsun günlerine, binbir hayalin gerçekleri bulsun, her türlü duaların kabul olsun, kandilin mübarek olsun...

Bin damla serpilsin yüreğine, bin tatlı mutluluk dolsun günlerine, binbir hayalin gerçekleri bulsun, her türlü duaların kabul olsun, Miraç kandilin mübarek olsun...

Bir kandil gülü savur sevdiklerine, size onlardan gülücükler getirsin öyle içten öyle samimi ol ki göz yaşlarını bile tebessüme çevirsin. Kandiliniz mübarek olsun.

Borçlarımızdan, ceza ve günahlarımızdan kurtulmak için bu gece dua edelim.. Allah affeden ve bağışlayandır, unutmayalım.. Eller semaya kalkıp, yürekler bir atınca bu gece, gözler sevinç yaşlarıyla dolacak.. Kandiliniz mübarek, dualarınız kabul olsun?
Bu gece beraat gecesi. Dua edelim.. Yürekler bir atsın bu gece, günahlarımız affolsun. İyi kandiller.

Bu gece beraat kandili.. Günahtan kurtuluş gecesi.. Haydi dua edelim.. Temizlensin günah defterleri.. İyi kandiller..

Bu gece Cenab-ı Hakkın, kendisine yönelip af dileyen müminleri bağışlayarak kurtuluş beratı verdiği bir gecedir. Hepimiz için hayırlı olsun!

Bu gece kulun yalvarış ve yakarışlarını Yüce Mevla'ya sunacağı ve O'nun sonsuz affından, merhametinden, iyiliğinden bol bol yararlanacağı umut, huzur ve müjde gecesidir. Regaip kandiliniz hayırlı olsun!

Talihiniz gözleriniz kadar berrak, kaderiniz bakışınız kadar güzel, umudunuz yarın kadar yakın, yarınınız aşkınız kadar mutlu, aşkınız Miraç kadar mukaddes, dualarınız istediğiniz gibi makbul olsun.


Üç aylar olarak bilinen Recep, Şaban, Ramazan ayları manevi yönden daha önemli ve hayırlıdır. Recep ayının ilk Cuma gecesi Regaip kandilidir. Yani bu gece ALLAH'ın rahmet ve bağışlamasının bol olduğu gecedir. Edilen dualar, tövbeler bu gece kabul olunur. Yürekler binbir nurla doludur. Kandiliniz kutlu olsun..

Ümit ederiz ki bu mübarek gece, zor günler geçirdiğimiz; fakat gelecek adına umutla dolu olduğumuz şu dönemlerde yeniden bir uyanışa vesile olur. Beraat kandiliniz mübarek olsun..

Varlığı ebedi olan, merhamet sahibi, adaletli Yüce Allah kendisine dua edenleri geri çevirmez. Dualarımızın Rabbimizin yüce katına iletilmisine vesile olan bu mübarak kandil gecesinde dualarda buluşmak ümidiyle Kandilinizi kutlarım.

Bu günlerin feyzi üzerinize, rahmeti geçmişinize, bereketi evinize, nuru ahiretimize, sıcaklığı yuvamıza dolsun. Kandiliniz mübarek olsun..

Bu güzel gecelerin feyzi üzerinize, rahmeti geçmişinize, bereketi evinize, nuru ahiretinize, sıcaklığı yuvanıza dolsun. Kandiliniz mübarek olsun.

Bugün ellerini semaya gönlünü Mevla'ya aç, bugün günahlardan olabildiğince kaç, bugün en gizli incilerini onun için saç. Çünkü bugün Miraç kandili, kandilin mübarek olsun.

Dertlerimiz kum tanesi kadar küçük, sevinçlerimiz Nisan yağmuru kadar bol olsun. Bu mübarek geceniz sevapla dolsun. Kandiliniz mübarek olsun.

Duanız kabul, ameliniz makbul hizmetiniz daim olsun. Saadetiniz kaim olsun. Kandiliniz kutlu olsun.

Gül bahçesine girenler gül olmasa da gül kokarlar, kainatın en güzel gülünün kokusu üzerinizde olsun bu gece. Kandiliniz mübarek olsun.

Ellerin semaya, dillerin duaya, gönüllerin mevlaya yöneldiği bu mübarek geceni kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.

Gel ey Muhammed bahardır, dualar ardında saklı, aminlerimiz vardır. Hacdan döner gibi, Miractan iner gibi gel gel. Bekliyoruz yıllardır. Kandiliniz mübarek olsun..

Gün vardır, bin yıldan uzun gelir bize, bir yıl vardır bir günden kısa gelir bize. Bire bin yazılan bu gecede dua edelim Rabbimiz'e. Hayırlı kandiller..

Güneşin güzel yüzü, yüreğine dokunsun, kabuslar senden uzakta, melekler baş ucunda dursun. Güneş öyle bir geceye doğsun ki, duaların kabul, kandilin mübarek olsun.

Günler bize dostların güzelliği ile, geceler onların duaları ile mübarek oluyor. Umudumuz dostların hediyesi, duamız sizlerin sevgisi. Kandiliniz mübarek olsun..

Hayır işler, insanı kötü ölümden korur. Gizli sadaka, Allah'ın gazabını giderir. Sıla-i rahim akrabalara iyilikte bulunmak, ömrü uzatır. Bütün hayırlı işler bir çeşit sadakadır. Dünyada hayır ehli olan kimseler, ahirette de hayır ehlidirler. Dünyada münker kötü iş ehli olan kimseler, ahirette de münker ehlidirler. Cennete herkesten önce girecek olan maruf ehli kimselerdir.

Her müminin, riayet etmesi ve vefalı olması gerekli olan hususlar şunlardır:Din saygısı, edebe saygısı ve sofra saygısı.


Kardeşliğin daimi olduğu, sevgilerin birleştiği, dostlukların bitmediği yine de mutlu, umutlu ve sevgi dolu,rahmetlerin yağmur gibi yağdığı nice kandillere...

Kim canı gönülden iman eder, kalbini her türlü günah, nifak ve bozgunculuktan temiz tutar, dili ile doğru ve tatlı konuşur, endişeye düşmeden haline razı olur, doğru ve güzel huylu olursa gerçekten mutluluğa erer.

Konsun yine pervazlara güvercinler, hu hulara karışsın aminler,mübarek akşamdır, gelin ey Fatihalar, Yasinler.... İyi Kandiller

Mübarek aylara selam olsun.. Selam olsun ey Regaip..

Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir; diğeri de Rabbi'ne kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku, Allah indinde misk kokusundan daha hoştur.

Oruçlu olan kimse, bir kimsenin aleyhinde bulunmadıkça veyahut eza ve cefa yapmadıkça, ta orucunu bozuncaya kadar ibadetdedir.

Regaip kandiliniz mübarek olsun! Kalpleriniz imanla dolsun!

Regaip kelimesi bolluk, bereket, fazilet anlamına gelir. Bu gece Allah?ın lütuflarının bol bol verildiği bir gecedir ve üç ayların ilk kandil gecesidir. Hayırlı olsun..

Semanın kapılarının sonuna kadar açılıp rahmetin sağanak sağanak yağdığı böyle bir gecede düşen damlaların seni sırılsıklam etmesi dileğiyle kandilin mübarek olsun.

 
Size karanfilin sadakatini, sümbülün bağlılığını, menekşenin tevazusunu, lalenin gururunu, leyleğın saadetini versek, bize de dua eder misiniz? Kandiliniz mübarek olsun..

Yağmur yüklü bulutlar gibi gelen, eteğindeki hayır cevherlerini başımıza boşaltan ve bizlere mutluluk veren kandilin, büyüsüne kapılmanız dileğiyle. Nice kandiller.

Yağmurun toprağa hayat verdiği gibi dualarında hayat bulacağı bu gecede dua bahçesinde yeşeren fidan olmak dileğiyle kandiliniz mübarek olsun.

Yükü sevgi, özü saygı, gücü barış, süsü hoşgörü olan mübarek Miraç kandilinizi kutlarım Allah'a emanet olun. Güzel kandiller..

Zengin; çok mala sahip olana denmez, zengin kalbi olana denir. Kalb zenginliğinden mahrum olan kimse, ne kadar geniş servete sahib olursa olsun yine fakirdir. Tamaı ve hırsı sebebiyle de halk nazarında hakirdir. Kalbi zengin olan kimse de ne kadar fakir olsa herkesin nazarında muhteremdir. 

MİRAÇ KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN!!

BU GECE MİRAÇ KANDİLİ..MİRAÇ KANDİLİNİZ KUTLU OLSUN..
2010 Yılı Mirac Kandili Tarihi

2010 yılında Miraç Kandili tarihi Miladi Takvime göre 8-9-Temmuz-2010 Cuma gecesi (Perşembeyi Cuma’ya bağlayan gece) Hicri Takvime göre ise Recep ayının 26. gecesi ihya edilecektir..
MİRAÇ NEDİR? MİRAÇ KANDİLİNİN ANLAMI VE ÖNEMİ
Feyiz ve bereketin coştuğu mübarek gecelerimizden biri de Miraç Gecesidir. Miraç bir yükseliştir, bütün süfli duygulardan, beşeri hislerden ter temiz bir kulluğa, en yüce mertebeye terakki ediştir. Resulullahın (a.s.m.) şahsında insanlığın önüne açılmış sınırsız bir terakki ufkudur.
Bu ulvi seyahat, mucizelerin en büyüğüdür. Miraç mucizesi Kur’ân-ı Kerimde âyetlerle anlatılmış ve varlığı inkâr edilemeyecek bir şekilde ortaya konmuştur. Bu îlâhî yolculuğun ilk merhalesi olan Mescid-i Aksâya kadarki safha Kur’ân’da şöyle anlatılır:
“Âyetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir.” (İsra Suresi, 1)
Miraçın ikinci merhalesi de Mescid-i Aksâdan başlayarak semânın bütün tabakalarından geçip tâ İlâhi huzura varmasıdır. Bu safha da Necm Sûresinde şöyle’ anlatılır:
“O ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nihayet kendisine iki yay kadar, hatta daha da yakın oldu. Sonra da vahyolunacak şeyi Allah kuluna vahyetti. O’nun gördüğünü kalbi yalanlamadı. Şimdi O’nun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? And olsun ki onu bir kere daha hakiki suretinde gördü. Sidre-i Müntehâda gördü. Ki, onun yanında Me’vâ Cenneti vardır. O zaman Sidre’yi Allah’ın nuru kaplamıştı. Gözü ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin âyetlerinden en büyüklerini gördü.” (Necm Suresi, 7-18.)
Miraç nasıl oldu?
Miraç, Receb ayının 27. Gecesi Cenab-ı Hakkın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselâmın rehberliğinde Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamın Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ’ya, oradan semaya, yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmesidir.
Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam Mescid-i Haramdan (Mekke’den), Mescid-i Aksâ’ya (Kudüs’e) ata benzer beyaz bir Cennet bineği olan Burak ile geldi. Kudüs’e gelmeden yol üzerinde Hz. Musa’nın makamına uğradı, orada iki rekât namaz kıldı, daha sonra Mescid-i Aksâ’ya geldi. Orada bütün peygamberler kendisini karşıladı. Miraçını kutladılar. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam burada peygamberlere iki rekat namaz kıldırdı, bir hutbe okudu.
Bir rivayette Hz. İsa’nın doğduğu yer olan Betlaham’a uğradı, orada da iki rekât namaz kıldı. Ve bugün Kubbetü’s-Sahra’nın bulunduğu yerden Muallak Taşının üzerinden Miraça yükseldi.
Semanın bütün tabakalarına uğradı. Sırasıyla yedi sema tabakalarında bulunan Hz. Adem, Hz. Yahya ve Hz. Îsa, Hz. Yusuf, Hz. İdris, Hz. Harun, Hz. Musa ve Hz. İbrahim gibi peygamberlerle görüştü, Onlar kendisine “Hoş geldin” dediler, tebrik ettiler.
Bundan Sonra Hz. Cebrail ile birlikte imkân ile vü-cub ortası (kâinatın bittiği yer) Sidretü’l-müntehâ’ya geldiler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam orada ikisi gizli, ikisi açıktan akan (Nil, Fırat) dört nehir gördü. Sonra hergün yetmiş meleğin ziyaret ettiği Beytü’l-Ma’mur’u ziyaret etti.
Hz. Cebrail’in buradan öteye gitmesi mümkün değildi. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bundan sonra Refref adında bir vasıta ile zaman ve mekândan münezzeh (uzak) olan Cenab-ı Hakkın cemaliyle müşerref oldu.
Süleyman Çelebi’nin dediği gibi
“Aşikâre gördü Rabbü’l-izzeti/Âhirette öyle görür ümmeti” İnşaallah…
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Rabbinin huzurundan döndükten sonra Hz. Musa ile karşılaştı., “Allah ümmetine neyi farz kıldı?” diye sorunca, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam “50 vakit namaz” buyurdu.
Hz. Musa’nın, “Rabbine dön, azaltması için Rabbinden niyazda bulun, ümmetin buna güç yetiremez” demesi üzerine, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam, beş sefer Cenab-ı Hakka niyazda bulundu, her seferinde 10 vakit indi, sonunda beş vakitte karar kıldı.
Daha sonra Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Hz. Cebrail’in rehberliğinde Cenneti, Cehennemi, âhiret menzillerini ve bütün âlemleri gezdi, gördü, Mekke’ye döndü.
Sabah olunca Kabe’nin yanında Mekkelilere Miraçı anlattı. Onlar Peygamberimizden delil istediler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam de onlara yolda gördüğü kafilelerinden haber verdi. Kureyşliler hemen kafileleri karşılamak için Mekke dışına çıktılar. Gelenleri aynen Peygamberimizin Aleyhissalâtü Vesselam haber verdiği gibi gördüler, ama iman nasip olmadı.
Ama yine de Peygamberimizden üst üste Miraça çıktığına dair delil istediler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Kudüs’e, Mescid-i Aksâ’ya uğradığını anlatınca Kureyşliler, “Bir ayda gidilebilen Bir yere Muhammed nasıl bir gecede gidip gelebilir?” diye itiraz ettiler, ardından da Mescid-i Aksâ’yı görmüş olanlar, “Mescid-i Aksâ’yı bize anlatır mısın?” diye Peygamberimize soru yönelttiler.
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam şöyle anlattı:
“Onların yalanlamalarından ve sorularından çok sıkıldım. Hatta o ana kadar öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. Derken Cenab-ı Hak birden Beytü’l-Makdis’i bana gösterdi. Ben de ona bakarak her şeyi birer birer tarif ettim. Hatta bana, ‘Beytü’l-Makdis’in kaç kapısı var?’ diye sordular. Halbuki ben onun kapılarını saymamıştım. Beytü’l-Makdis karşımda görününce ona bakmaya ve kapılarını teker teker saymaya ve anlatmaya başladım.”
Bunun üzerine müşrikler:
“Vallahi dos doğru tarif ettin” dediler, ama yine de iman etmediler.
O esnada Hz. Ebû Bekir çıkageldi, müşrikler durumu ona haber verdiler. Hz. Ebû Bekir, “Eğer bu sözleri ondan duymuşsanız seksiz şüphesiz doğrudur” diyerek hemen tasdik etti ve bundan sonra Hz. Ebû Bekir “Sıddîk, tereddütsüz inanan” ünvanını aldı.
Peygamberimiz neden mirac’a çıktı?
Bir padişahın iki türlü konuşması vardır. Biri, bir vatandaşla telefon ederek küçük bir meseleyi görüşmesi. Diğeri de devlet başkanı, halifelik yönü ve milletin idarecisi olarak, emirlerini her tarafa duyurmak için özel bir elçisi ile konuşması, sohbet etmesi, onun aracılığı ile ferman yayınlamasıdır.
Bu örnekte olduğu gibi Cenab-ı Hakkın da kulları ile iki tarzda muhatap olması vardır. Biri, özel ve cüz’i, diğeri de geniş ve genel mahiyette bir konuşması. Cenab-ı Hakkın bazı velilerle özel ve cüz’i anlamda ilham etmesi birinciye örnektir.
Ama Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bütün velayet mertebelerinin üstünde bir büyüklük ve yücelikte, kâinatın Rabbi, bütün varlıkların Yaratıcısı olarak Cenab-ı Hakkın sohbetine müşerref olması ise ikinci ve mükemmel olanına misaldir.
Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam elçiliği iki taraflıdır. Birisi halktan Hakka, diğeri de Haktan halka. Birisi mi’râcin bâtıni tarafı olan velayet yönüdür, diğeri de zahiri tarafı olan risalet yönüdür.
Yani Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam bizi temsilen Cenab-ı Hakkın huzuruna çıktı, başta insanlar olmak üzere bütün varlıkların ibadet, kulluk, tesbih ve zikirlerini toplu olarak (askerin komutana tekmil vermesi gibi) arz etti. Bu yönüyle Miraç halktan, insanlardan, varlıklardan Hakka bir gidiştir. Diğeri de Cenab-ı Hakkın biz kullarından istediklerini, emir ve yasaklarını Resul olarak getirmiştir. İbadetlerin özü ve esası olan beş vakit namazı Miraç hediyesi olarak getirmesi gibi…
Peygamberimiz, Allah ile nasıl görüşebilir?
Soru: “Bize herşeyden daha yakın olan Cenab-ı Hakka binlerce senelik mesafeyi aşarak yetmiş bin perdeyi geçtikten sonra Rabbiyle görüşmesi ne demektir?”
Cenab-ı Hak herşeye herşeyden daha yakındır, fakat herşey O’ na sonsuz şekilde uzaktır.
Meselâ, güneşin insan gibi aklı olsa da bizimle konuşacak olsa, elimizdeki ayna aracılığıyla bizimle konuşabilir.
Diğer taraftan biz bir çeşit ayna olan gözümüzle güneşe yaklaşabiliyoruz. Oysa güneş bize 150 milyon km. uzaklıkta bulunuyor, hiçbir şekilde ona yanaşamayız. Güneşe bir derece yaklaşmak için ancak Ay kadar büyümek lazım. Bu da mümkün değildir.
Bu misalde olduğu gibi, gerçek anlamda Cenab-ı Hak herşeye yakındır, ama herşey ona sonsuz derece uzaktır. Ancak Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam, Cenab-ı Hakkın lütfuyla bir anda binlerce perdeyi geçerek Miraça yükselmiş; bütün manevi mertebeleri aşarak huzura varmıştır.
Bir insan nasıl göklere çıkabilir?
Soru: “Bunun bir örneği var mıdır? Bir uçak ancak 10-15 bin metre yukarı çıkabiliyor, bir uzay gemisi ancak Ay’a ve Venüs’e ulaşabiliyor. Bir insan birkaç dakika gibi kısa bir sürede milyonlarca metre uzaklara nasıl gidip gelebilir?”
Yerküremiz, yani Dünya bir yılda yaklaşık 188 saatlik bir mesafeyi bir dakikada döner, yirmi beş bin senelik mesafeyi bir senede alır. Bu muazzam hareketi ona yaptıran ve bir sapan taşı gibi döndüren bir Kudret, bir insanı Arş-ı Âlâya getiremez mi? Güneşin çevresinde o ağır cisim olan dünyayı gezdiren bir hikmet bir insan bedenini şimşek gibi Rahman’ın Arşına çıkaramaz mı?
Peygamberimiz sadece ruhuyla gitse olmaz mıydı?
Soru: “Öyleyse ise neden Miraça çıktı? Ne lüzumu var? Evliya gibi ruhu ve kalbi ile gitse yetmez miydi?”
Cenab-ı Hak görünen ve görünmeyen âlemlerdeki güzellikleri göstermek için, kâinat fabrikasını ve merkezini gezdirmek, insanlığın amel ve ibadetlerinin âhiretteki neticesini göstermek için Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamı oralara davet etmesi gayet makuldür. Sadece ruhu ve kalbi ile değil, bu seyahate bedeninin de iştirak etmesi gerekir.
Görünen âlemin anahtarı olan gözünü, işitilen âlemin anahtarı olan kulağını Arşa kadar birlikte alması gerektiği gibi, ruhunun sayısız görevlerini üstlenen âlet ve makinesi hükmünde olan mübarek bedenini Arşa kadar çıkarması akıl ve hikmet gereğidir.
Zaten Cenab-ı Hak Cennette bedeni ruha arkadaş ediyor. Çünkü pekçok kulluk görevine ve sınırsız lezzetlere ve acılara beden kaynaklık etmektedir.
Öyle ise bu mübarek beden ruha arkadaşlık edecektir. Cennette ruh bedenle birlikte olacaksa Cennetü’1-Me’vâ’nın gövdesi olan Sidretü’l-Müntehaya Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamın zatının arkadaşlık etmesi hikmetin tâ kendisidir.
Peygamberimiz Miraça sadece ruhen çıkmış olsaydı, zaten mucize olmazdı. Çünkü her veli ruhen ve kalben o âlemlere çıkabiliyor.
Peygamberimiz kısa zamanda nasıl gidip geldi?
Soru: “Birkaç dakikada binlerce yıllık mesafeye gidip gelmek aklen mümkün müdür?”
Cenab-ı Hakkın sanatında hareket ve hızın derecesi farklı farklıdır. Sesin hızı ile ışığın hızı, elektriğin hızı, hatta ruhun ve hayalin hızı birbirinden bütünüyle farklıdır. Gezegenlerin hızları da birbirinden farklıdır. Meselâ ışığın hızı 300.000 km/sn iken sesin hızı 360 km/sn’dır.
Acaba Peygamberimizin lâtif bedeninin yüce ruhuna tabi olması, ruh hızında hareketi nasıl akla ters gelebilir?
Yine bir insan on dakika uyusa bazı olur ki, bir yıllık iş görebilir. Hatta bir dakikada insanın gördüğü rüyayı, rüyada işittiği sözleri, konuştuğu kelimeleri toplansa uyanıkken bir gün, belki daha fazla bir zaman gerekir.
Demek ki bir zaman dilimi iki kişiye göre değişebiliyor, birisine bir gün, diğerine de bir yıl hükmüne geçebilir.
İşte Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam, Burak’a binerek şimşek gibi bütün kâinatı gezip İlâhi huzura çıkıp Rabbiyle sohbet şerefine ermiş, Onun cemalini görmüş, emirlerini alıp dönüp gelmiştir.
Miraçın benzeri bir olay var mıdır?
Soru: “Peygamberimizin Miraça çıkması mümkündür. Fakat her mümkün gerçekleşmiyor. Bunun bir benzeri var mı ki kabul edelim?”
Miraçın çok örnekleri vardır:
Bir insan, gözüyle bir saniyede Neptün gezegenine çıkabilir.
Bir bilim adamı, astronomi kanunlarına binerek tâ yıldızların arkasına bir dakikada gidebilir.
İman sahibi her insan, namazın hareketlerine düşüncesini bindirerek bir çeşit Miraçla kâinata arkasına alarak İlâhî huzura girebilir.
Kalb gözü açık bir veli, İlâhî sırlara kırk günde ulaşabilir. Hattâ Abdülkadir Geylânî ve İmam-ı Rabbanî gibi bazı evliyanın bir dakikada Arş-ı Âlâya kadar ruhen çıktıkları bildiriliyor.
Yine nurlu bir cisme sahip olan melekler bir anda yerden Arşa, Arştan yeryüzüne gidip geliyorlar.
Cennette, Cennet ehli mü’minler, Cennet bahçelerine kısa bir zamanda çıkabiliyorlar.
Bu kadar örnekler gösteriyor ki, bütün evliyanın sultanı, bütün mü’minlerin imamı, bütün Cennet ehlinin reisi ve bütün meleklerin makbulü olan Resul-i Ekrem Efendimizin bir anda Miraça çıkması, dönmesi, bütün yüce âlemleri gezip görmesi gayet makuldür ve şüphesizdir.
Miraçla gelen hediyeler
Birincisi: Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bütün iman hakikatlerini gözleriyle gördü. Melekleri, Cenneti, âhireti, hattâ Cenab-ı Hakkın cemâlini gözleriyle müşahede etti. Sözlerinde ve vaadinde en küçük bir hilafı, aksi beyanı olmayan o yüce insan mü’min ruhlara manen şöyle diyordu: “Sizin inandığınız, melekleri, âhireti, Rabbinizin Nur cemâlini bizzat gördüm; bu iman esasları vardır, mevcuttur; tereddüt ve şüphe etmeyiniz.” Böylece mü’minler sonsuz bir imana ermenin saadetine kavuştular.
İkincisi: İnsan herşeyi merak ediyor. Ayda hayat var mı, yok mu diye araştırıyor. Halbuki Ay O Ezelî Sultanın memleketinde ancak bir sinek kadar yer kaplıyor.
Mü’minler merak ediyorlar. “Rabbimiz bizden ne istiyor? Acaba ne yaparsak Rabbimiz bizden razı olur? Bir yolunu bulsak da doğrudan doğruya Rabbimizle muhatap olsak, bizden ne istiyor, anlasaydık” derken, İki Cihan Serveri yetmiş bin perde arkasından ezel ve ebed Sultanının razı olacağı amelleri Miraç meyvesi olarak getirdi beşere hediye etti. Bu hediye başta namaz olmak üzere İslâmın diğer esasları ve ibadetleridir.
Üçüncüsü: Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam ebedî saadet definesinin anahtarını alıp getirmiş, cinlere ve insanlara hediye etmiştir. Peygamber Efendimiz kendi gözüyle Cenneti görmüş, sonsuz saadetin varlığını müşahede etmiş ve bu büyük müjdeyi haber vermiştir. Öyle ki, bir adama idam edileceği anda affedilerek padişahın yakınında bir saray verilse ne kadar sevinir.
Öyle de bütün cinler ve insanlar sayısınca toplu bir müjde olan bu sevinç ne kadar önemli ve değerlidir.
Dördüncüsü: Peygamber Efendimiz Miraçta Cenab-ı Hakkın cemalini görme nimetini tattı. Bu manevi nimetin Cennette mü’minlere de nasip olacağı müjdesini verdi. “Ayın on dördünü nasıl açıkça gözünüzle görüyorsanız, Rabbinizi de öyle Cennette apaçık göreceksiniz” buyurarak bu ezelî müjdeyi bizlere hediye olarak getirdi.
Beşincisi: İnsan kâinatın en kıymetli bir meyvesi ve Kâinat Sahibinin en nazlı bir sevgilisi olduğu Miraçla anlaşıldı. Kâinata nisbetle küçük bir varlık, zayıf bir canlı olan insan bu meyve ile öyle bir dereceye çıktı ki, bütün varlıklar üzerinde bir makam ve mevki kazandı. Çünkü rütbesiz bir askere, “Sen paşa oldun” dense ne kadar sevinir.
Öyle de âciz, fani, devamlı ayrılık ve zeval tokadını yiyen biçare insana birden, “Sonsuz ve baki bir Cennette Rahman ve Rahîm olan Allah’ın rahmetine gireceksin” dendiğinde o insan ne kadar büyük bir mevki ve makama çıkar. Cennette hayal hızında, ruh genişliğinde, akıl akıcılığında, kalbin bütün arzularında Cenab-ı Hakkın ebedi mülkünde seyir ve seyahate erecektir. Cenab-ı Hakkın nur cemalini seyretme nimetini tadacaktır. Böyle bir insanın kalb ve ruhu ne kadar büyük bir sevince kavuşur değil mi? Miraçın bu meyvesi insanın en büyük arzu ve hedefidir. (Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, 31. Söz.)
Miraç Gecesi Namazı
Miraç gecesi kılınacak namaz on iki rekattır. İki rekatte bir selam verilerek kılınacak olan namaz on iki rekat ile bitirilir. Her rekatte Fatihadan sonra on kere ihlas okunur. Kılınma zamanı yatsı namazı kılındıktan sonra, imsak vaktine kadar ki herhangi bir vakit olabilir. Bu oniki rekat namaz bittiği zaman selamdan sonra yüz defa :
“Sübhanallahi vel hamdülillahi vela ilahe illallahü vallahü ekber vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyül azim” duası okunur.
Ardından da yüz kere istiğfar yapılır.
Miraç Gecesinin Gündüzünde Kılınacak Namaz
Miraç gecesinin gündüzünde öğlen namazını kıldıktan sonra sonra dört rekat namaz kılınır.
Bu namazın;birinci rekatında Fatiha’ dan sonra bir kere Felak suresi, ikinci rekattan sonra bir kere Nas suresi, üçüncü rekatta üç kere Kadr suresi, dördüncü rekatta elli kere İhlas suresi okunur.

GELİN İÇİMİZDEKİ ÇOŞKUYA SAHİP ÇIKALIM

"Nereye gittiğini bilen kişiye yol vermek için, dünya bir yana çekilirmiş." der Star Jordan. Eğer gittiğimiz yolu bilir ve bu yolda ilerlemek için kararlı olursak, hiçbir olay ya da kişi hedefe ulaşmak için bize engel olamayacaktır.

Geçmişte yaşanan acılar, geleceğe bakışımızı olumsuz kılacaksa daha yaşanacak çok acı var demektir. Bir bebek sahibi olmanın mutluluğunu derinden yaşamak isteyen anne adaylarına bir bakalım. Çoğunun doğum sırasında çekeceği acıyı ya da bebek doğduktan sonra hayatında oluşabilecek sıkıntıları düşünmeden sadece olayın coşkusunu yaşadığını görürüz. Doğum sırasında ve sonrasında çektiği acıyı bir anda unutturan, içindeki hayatın sevgisidir. Peki, minicik bir hayatı dünyaya getirirken mutluluk duyan biz insanlar, neden kendi hayatlarımızı korumaya almadan acılara saplanıp kalıyoruz?

İçimizdeki coşkuyu hissetmek için öncelikle bunu candan istemeliyiz. Bundan sonra bir hedef belirlenmeli ve bu hedef için ilerlenen yolda tökezleyebileceğimizi göze alarak bu yoldan asla dönmemeliyiz. Hedeflere ulaşma yolunda ilerlerken en büyük engel kişinin kendisidir. Kendimize engel olmaktan kaçınmalı ve kendinize güvenmeliyiz. Acılarımızın arkasına saklanarak başarısızlıklarımıza sorumlu aramamalıyız. Ne olursa olsun içimizdeki coşkuyu öldürmemeliyiz. Unutmayalım ki; insanı acı değil, kendine acımak bitirir!

Şu an güneş batıyor olsa da, güneşin üzerimize doğmasına izin vermeden günü erkenden yakalayalım. Sabahın ışıkları yeryüzüne vurmadan, kendimizle ilgili yeni ve olumlu kararlar alıp bu kararlara ulaşmak için bir yol haritası çizmeye başlayalım. İçimizdeki coşkuyu hissederek, kendimizi severek daha enerjik ve mutlu başlayalım yeni güne. Mutluluk ve başarı kadar; coşkumuza sahip çıkmak da kendi elimizde.

HAYALLERİ GELİŞTİRMENİN YOLLARI

Hayal, dünyanın gelişiminde, medeniyetin ilerlemesinde borçlu olduğumuz bir eylemdir. Gözle görülen her şey önceden hayal idi. En büyük buluşlar hayalcilerin aklından çıkmış. Hayal gücü bu kadar önemli ve herkeste var ise, geliştirmek için taktikleri inceleyelim.

1. Sıra dışı düşünün: Her şeyi farklı tarafından görmeye çalışın.

2. Odaklanın: Neyi çözmek veya neyi görmek istiyorsanız ona odaklanın.

3. Gözlem yeteneğinizi geliştirin.

4. Bakış açınızı genişletin: Sınırlarınızı zorlayın, bir olaya pek çok değişik açıdan bakın.

5. Roman, bilim-kurgu okuyun: Usta romancıların, bilim-kurgu romancılarının eserlerini okuyun.

6. Bilerek seyahat edin: Görselliğinizin gücünü keşfedin, hafızanızı yeni algılarla donatın.

7. Beyin fırtınası yapın: Fark oluşturmak ve yenilik yapmak için belirli aralıklarla toplanın.

8. Tersinden düşünmeye başlayın: her şeyi sıra ve silsile halinde değil, bazen de tersten düşünüp, yorumlayın. Farklı sonuçlara ulaşacaksınız.

9. Espri, mizah yeteneğinizi geliştirin: Kaliteli mizah yazıları okuyun ve espri yapmaya çalışın.

10. Doğa ile birlikte olun: Doğa insana zindelik verir, beyni olumlu etkiler.
Hayallerinize ulaşmaya çalışırken karşınıza 6 değişik kişilik tipi çıkar;
a- Destek olanlar: Bir hayal oluştuğu andan itibaren yeni doğmuş çocuk gibi özen ister. Aile en yakın destekçinizdir.
b- Engelleyenler: Bazen isteyerek, bazen istemeyerek hayallerinizin önüne engel koyanlar olabilir. Engelleyenler sizin daha hırslı olmanıza veya vazgeçmenize neden olurlar.
c- Önünüzü açanlar: Karları greyderle temizleyen kişiler gibi onlar da sizin önünüzü açarlar. Sizin hayalinizi kendi hayalleri gibi desteklerler.
d- Sizinle birlikte heyecanı yaşayanlar: Aynı hayali yaşayan kişiler size el verebilir. Sizin gibi sevinir, mutlu olurlar. En zor anlarda bile mutlu olan, moralini bozmayan kişiler hayallerine daha çabuk ulaşır.

HEPİMİZİN ANLAŞILMAYA İHTİYACI VARDIR...

Anlaşıl(a)mama durumu, kimi zaman "yokluk", "yalnızlık" durumunu doğurmaktadır. Çünkü kişi, "kabul edilme" gibi bir diğer temel ihtiyacından mahrum kalmıştır. Bir anlamda, anlaşılmadığı için reddedilmiştir. Reddedilmişliğin acısını ise hemen hemen herkes bilir. Bu durumdaki kişi, bir taraftan reddedilmişliğin acısını çekmektedir; diğer taraftan ise anlaşılmadığı için toplumdan dışlanmasına sebep olan duygu ve düşüncelerini kontrol altına alıp bastırma ya da anlaşılabilecek seviyeye getirme mücadelesi vermektedir.

Elbette ki her mücadele gibi bu mücadele de kişide, gerilim, endişe ve korkulara yol açacaktır. Bunun bir sonucu olarak da birey, bu gerilimi azaltmanın yollarını arayacak ve enerjisinin büyük bir kısmını bu gerilimin "sükunet" düzeyine inmesi için harcayacaktır. Bu mücadele şekli, kişiye göre dışadönük veya içedönük olmaktadır. Dışa dönük mücadelede, kişi kendini kabul ettirmenin yollarını arayacaktır. Kendini anlamayan kişilerle, 'beni anlamak istemiyorlar' diyerek mücadeleye girecektir bazen. Aslında bu mücadele kişinin varoluşunu, varlığını kabul ettirmeye çalışmanın ta kendisidir. Çünkü anlaşılmamış kişi, herhangi bir kalpte ve akılda aks-i seda bulmamış demektir. Hele bir de kişi, bu duygu ve düşüncelerini ifade edecek ortamı dahi bulamamışsa gerisini bir düşünün. Yok olmak gibi bir şey demektir bu. Çünkü düşünce ve duygu var olmanın belirtisidir. Varoluşuna karşı tehdit algılayan bir kişi, o tehdidi oluşturanlara, varoluşunu farklı bir şekilde ispatlama yolunu seçmektedir. Genellikle bu ispat, içinde bulunduğu topluma ya da karşısındaki kişiye aykırı duygu, düşünce ve davranışlarda bulunmaktır. Yani saldırganlık.

Mücadelenin diğer çeşidi ise, içedönüktür. İçedönük mücadele; kişinin, çeşitli sebeplerden dolayı içinde yaşadığı toplumla -bu düşünceleriyle ilgili olan bir kişi veya küçük bir grup da olabilir- doğrudan doğruya çatışmaya girmeme isteği sonucunda oluşur. Kişi varoluşunu kabul ettirebilmek için harcayacağı enerjisini, kendi duygu ve düşüncelerini kabul edilebilir düzeye çekmek için harcar. Bu da sonuç olarak, içe dönük, girişken olmayan, varlık göstermekte zorlanan bir kişi görüntüsü ortaya çıkarmaktadır.

Anlaşılmamanın doğurduğu bir sonuç olarak kabul görmeme durumu ise, ontolojik güvensizlik yaşayan, kendine güven(e)meyen bireyler ortaya çıkarmaktadır. Anlaşılmamanın bir diğer sonucu, kendi varlığı ile ilgili gerçekçi bir kabul düzeyine ulaşamayan bireyin, anlama ihtiyacını da tam ve gerçekçi bir şekilde tatmin edememesidir. Tatmin edilmemiş anlam ve anlaşılma-kabul görme ihtiyaçları ise sonuç olarak çeşitli ruhi problemleri doğurmaktadır.

Anlaşılma ihtiyacının giderilmemesinden dolayı psikolojik dünyasında birçok sorunlarla yüz yüze gelen kişilere yardımcı olmanın en kolay ve belki de tek yolu, onlarla konuşmaktır. Evet, insanlar konuşa konuşa anlaşır demiş atalarımız. İçinde sakladığı ve kimseyle paylaş(a)madığı düşüncelerinin dinlenilmesinden, kabul edilmese dahi anlaşılmasından dolayı içi neşeyle dolan, ferahlayan, rahatlayan, sakinleşen kişileri muhakkak görmüştür herkes. Bilinen bir gerçektir ki, bir insana yapılabilecek en büyük kötülük, onu yok saymaktır. Bu durumda, bir insana yapılabilecek en büyük iyilik de, onun var olduğunu kabul etmektir.

ÇOCUKLARIMIZ!!

Sizin diye bildiğiniz evlatlar gerçekte sizin değildirler,
Onlar kendilerini özleyen Hayatın oğulları ve kızlarıdırlar,
Sizler aracılığıyla dünyaya gelmişlerdir ama sizden değildirler,
Sizlerin yanındadırlar ama sizlerin malı değildirler,
Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi asla,
Çünkü onların kendi düşünceleri vardır,
Onların bedenlerini barındırabilirsiniz ama Ruhlarını asla,
Çünkü onların Ruhları geleceğin sarayında oturur,
Ve sizler düşlerinizde bile orayı ziyaret edemezsiniz,
Kendinizi onlara benzetmeye çalışabilirsiniz,
Ama onları kendinize benzetmeye çalışmayın hiç,
Çünkü Hayat ne geriye gider ne de geçmişle ilgilenir,
Sizler, evlatların birer canlı ok gibi fırlatıldıkları yaylarsınız,
Yayı gerenin elinde seve seve bükülün,
Çünkü oku atan O güç, uzaklaşan okları sevdiği kadar,
Elindeki sağlam yayı da sever!